top of page

Genç İklim Aktivistleri, Norveç’in Yeni Petrol Sahaları Açmasını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Götürdü.​

Norveç’te iki büyük çevre örgütü ile yaşları 20 ile 27 arasında değişen 6 iklim aktivisti genç, Kuzey Kutbundaki petrol sondajları konusunu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine götürdüler.

İklim Krizini yoğun biçimde yaşadığımız dönemde Norveç’in yeni petrol sondajlarına izin vermesinin insan hakları ihlali olduğu savunuluyor. Genç aktivistlerden biri olan Ella Marie Hætta Isaksen:’Gelecek nesillerin geçimlerini sağlamak için iklimimize ve ekosistemimize geri dönüşü olmayan zararları sınırlamaya yönelik olarak şimdiden harekete geçmek zorundayız’ diyor.

Bilim insanları iklim değişikliğine atmosferdeki ısı artışının kaynaklık ettiğini, bunun  temel nedeninin ise sera gazı emisyonları olduğunu ortaya koydular. Bu gazlar fosil yakıt kullanımının yoğunluğundan kaynaklanmaktadır ve Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), Paris İklim Anlaşması’nda alınan karar gereği sıcaklık artışı 1,5 santigrat derecede tutulacaksa yeni petrol ve gaz projelerinin gerçekleşmemesi gerektiğini söylüyor.

Buna karşın Norveç hükümeti 2016 yılında Barents Denizi’nin kuzeyinde yeni petrol alanları açtı. Batı Avrupa'nın en büyük petrol ve gaz üreticisi olan ülke, yeni sondaj ruhsatları nedeniyle ülkenin en büyük çevre kuruluşlarına karşı uzun süredir mahkemelerde hukuk savaşı veriyor. Ayrıca hükümete yönelik petrol ve gaz sondajlarının kısıtlanmasına yönelik artan bir siyasi baskı da var. Ancak, hükümet yakın zamanda yayınlanan enerjinin geleceği hakkındaki bir makalede yenilenebilir enerjiye daha fazla odaklanılmasına rağmen petrol politikasından vazgeçmeyeceğini ortaya koydu.

Şu anda Kuzey Arktik denizinde yalnızca bir petrol sahasında üretim yapan Norveç, dört ilave saha açmaya çalışıyor. Equinor ASA, Aker BP ASA, Var Energi AS ve Lundin Energy AB gibi şirketler de yeni petrol sahalarında faaliyetlerini sürdürüyor. Norveç Petrol Kurumu, ülkenin keşfedilmemiş kaynaklarının çoğunun Barents'te bulunduğunu düşünüyor.

Hükümetin bu girişimlerine karşı ‘Greenpeace Nordic’ ve ‘Young Friends of the Earth Norway’ adlı iki dernek ile altı genç aktivist konunun insan hakları ihlali olduğu gerekçesi ile Avrupa İnsan Hakları mahkemesinde dava açtılar. Davacı aktivistler Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. ve 8. Maddelerine göre Norveç’in yeni petrol kuyuları açmasının bu sözleşmenin açık ihlali anlamına geldiğini belirtiyorlar ve mahkemenin buna uygun karar vermesini bekliyorlar.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi beklentiler doğrultusunda bir karar alabilir mi? Avrupa ülkelerinin önemli bir bölümünün Doğu Akdeniz’de yeni petrol ve doğal gaz alanları tespit ederek bir çok noktada sondaj çalışmaları için lisanslar dağıttığı bu günlerde böyle bir kararın çıkması ne kadar beklenilebilir? Aşağıdaki sorularımız da Doğu Akdeniz’deki güç mücadelesine bir biçimde taraf olup, sözüm ona kendi ideolojik penceresinden fikir üretenlere yol gösterici olsun: Doğu Akdeniz’de var olduğu söylenen ve getirileri ile iştah kabartarak ülkeleri savaşın eşiğinde dans ettiren petrol ve doğal gaz varlıklarının kimler arasında nasıl bir hakkaniyetle paylaşılacağı mı tartışılmalı, yoksa bu kaynakların yeryüzüne çıkarılmasına karşı mı çıkılmalı?  

 

Asıl savunulması gereken;

a) söz konusu yatakların arama ve işletme ruhsatları hiç bir ülke tarafından verilmemeli.

b) herhangi bir ülke arama ve işletme ruhsatı verdiğin de, buradan çıkarılacak ürünlere boykot kararı alınmalı.

c) ayrıca; yine çıkaran ülkelerin en önemli ihracat mallarına kısıtlamalar getirilmeli.

Artık dünya, petrol ve doğalgaz üretim ve ticaretini ülkeler arasında hem savaş konusu hem de, sözüm ona, aralarında adil (ne demekse?) paylaşım önerileri ile sahte ve temelsiz dostluk nedenleri olmaktan çıkarıp doğanın ve dolayısıyla gelecek nesilleri ile insanın yaşamına odaklanmak zorunda.  Umarız, özellikle seslenmeye çalıştığımız bir taraf kendi ideolojilerinin bütünselliğini kavrayıp, hangi konuda neyi savunması gerektiğini bir kez daha düşünür.

 

Paris İklim Anlaşması 2030 yılına kadar atmosferdeki ısı artışının 1,5 santigrat derece ile sınırlandırılmasını, bu ısının 2,0 santigrat dereceyi kesinlikle geçmemesi gerektiği konusunda açık niyet beyanını ortaya koyuyor. Ancak imzacı ülkelerin en önemlilerinden olan AB ve ABD şirketleri Doğu Akdeniz'de bulunan petrol ve doğal gaz yataklarından pay kapmak için yarıştalar. Geçen yıl yayınlanan Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) raporuna göre (Çok sayıda üniversite ve araştırma kuruluşundaki 50’den fazla araştırmacının, değişik alanlarda katkı sunması ile Stockholm Çevre Enstitüsü (SEI), Uluslararası Sürdürülebilir Kalkınma Enstitüsü (IISD), Denizaşırı Kalkınma Enstitüsü (ODI), CICERO Uluslararası İklim ve Çevre Araştırmaları Merkezi, Climate Analytics ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP)'nın bizzat kendisinin de içinde yer aldığı araştırma kuruluşları tarafından hazırlanan rapor) ülkeler 1,5 derecelik Anlaşma hedefinin tutması için tüketmelerini öngördükleri fosil yakıtın %120'den fazlasını, 2,0 derecelik hedefin tutması için gereken tüketimlerinin de %50'si kadar fazlasını tüketecek fosil yakıtı üretme yolunda ilerliyorlar.

 

Sözün özü, sistemin sahiplerinin bir bölümü Paris İklim Anlaşmasını imzalamayanlar olarak elbette kendilerini hiç bir şekilde sınırlandırmıyor. Ancak imzalayanlar da kendilerine koydukları sınırlamaları kağıt üzerinde bırakıp tiyatro oyununa devam ediyor. 

Yani kapitalizm bildiğiniz gibi. . . 

 

bottom of page