top of page

Asya’da 2021 Yılı Kuraklığı

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kuraklık, esas olarak kış aylarında ortalamanın altındaki yağışlardan kaynaklanmaktadır. Sözü edilen kuraklık 2020/2021 kışı ile birlikte, ilkbahar aylarında ortalamadan daha yüksek sıcaklıklarla daha da şiddetlendi. Uzun zaman aralığında yapılan gözlemler hala daha anlamlı bir yağışın gerçekleşmediğini ortaya koyuyor. Böylesi uzun süreli yağışsız dönemlerde yeraltı suları da sürdürülebilir bir kaynak olamaz. Geride bıraktığımız yaz ayları içinde de ne yazık ki çok sınırlı bir değişkenlik söz konusu.  Bu durumda Mayıs 2021'e kadar birikmiş olan açık, kuraklık etkilerinin bölgedeki her yerde olası kötüleşmesi ve yayılmasını yıl sonuna kadar devam ettirecektir. 

Kuraklık riski, İran'ın büyük bir bölümünde yaygın ve etkili, bazı bölgelerinde ise geniş alanlara yayılacak biçimde farklı düzeylerde tespit edildi. Aynı koşullar ne yazık ki, Irak üzerinden batıya doğru Suriye’nin de belli bölgelerini içine alarak uzanıyor.  Ülkemizde yani Anadolu’ya uzantısını da sayfamızdaki bir diğer yazıda (2019 Yılında Başlayan 2020 Yılı İkinci Yarısında Hızlanan Kuraklık Türkiye'yi Çok Ciddi Tehdit Ediyor.) ele almış ve geniş olarak etkilerini ortaya koymuştuk. Özellikle Suriye’de tıpkı Batı Pakistan’da görüldüğü gibi Mayıs ayı sonlarında bir miktar yağış tespit edilmiş, ancak bu yağışlar 2020/2021 kışındaki yetersiz yağışlar sonucu erken ortaya çıkan riski ortadan kaldırmamıştır. 

İran, Afganistan ve sınır bölgesi Türkmenistan, biyo-fiziksel kuraklık koşullarının bir kombinasyonu olarak en yüksek risk göstermektedir. Bu kuraklık Türkmenistan ve Özbekistan’da gıda güvensizliği yaratmamakta ancak, nüfusun çok büyük bölümünün tarımda istihdam edilmesi nedeni ile ekonomik yaşamlarında önemli sıkıntılar ortaya çıkaracak gibi görünmektedir.

İran iklimi genel olarak kurak veya yarı kuraktır. Bu nedenle azalan yağışlardan büyük ölçüde etkilenir. Yeraltı suları ülkenin adeta ana su kaynağıdır. Giderek artan kuraklık, su talebindeki kontrol edilemez artış, tuzlanma ve yeraltı sularının aşırı kullanımına ek olarak su dağıtım sistemlerindeki verimsizliğin etkilerinin çok şiddetli yaşanmasına neden olmaktadır. Bu ülke için gıda güvensizliği söz konusu olmamasına rağmen su erişimine ulaşım tarımdan elektriğe ve kamuya kadar suya bağlı tüm sektörleri olumsuz etkilemektedir. Etkilenen  kişi sayısı orta ve yüksek risk altında toplam 2 ile 20 milyon arasındadır.

İran'da şu an tarım için elverişsiz koşullar gözlenmektedir. Kriz Yönetim Organizasyonu, kuraklık zararlarını ve su kıtlığını telafi etmek amacıyla kentsel alanlarda tatlı su teminine yönelik verilen krediyi finanse etmek için 3,2 trilyon riyal (yaklaşık 623 milyon €) önerdi. İran Kızılay Derneği Sistan Baluchestan, Güney Horasan, Kirman ve Hürmüzgan illerinde su stresini azaltmaya (tuzdan arındırma, eski su sistemlerinin rehabilitasyonu, kuyuların ve su kalitesinin iyileştirilmesi, rezervuarların filtrelenmesi ve sanitasyonu) ve sağlık hizmetlerine yönelik  fon toplamak için ulusal bir su bağışı kampanyası başlattı ve belli ölçekte finansman sağladı.

Kuraklık, İran'ın yeraltı suyu rezervlerinin de tükenme oranını artırıyor. Ağırlıklı olarak kuzeybatı, batı ve kuzeydoğudaki yüksek oranda sulanan ve nüfusu yüksek olan bölgelerde su talebinin doğal yenilenebilir su arzını önemli ölçüde aştığı bildiriliyor. Su kıtlığı, hem su hem de elektrik üretimi eksikliği nedeniyle geçim kaynaklarını etkiliyor. Elektrik kesintileri hızla artıyor. Durum, COVID-19 salgınının İran ekonomisi üzerindeki etkisi ve uluslararası kuruluşların İran'a yönelik yaptırımlarının ek baskısı ile daha da kötüleşiyor.

Pakistan’da 2020-2021 kışında zayıf yağışlarla birlikte ortaya çıkan sıcak havalar daha fazla karın erimesine neden oldu, böylece daha sonra (ilkbahar sonu ve yaz aylarında)kullanılabilir durumda doğada beklemesi gereken su deposunu azalttı.

Pakistan'ın Belucistan bölgesi kuraklık koşullarıyla karşı karşıya. Zaten kurak olarak tanımlanan (200 mm/yıl ‘dan az yağış alan) bölgenin seyrek nüfusu, hayvancılıkla geçinmekte ve sürekli yiyecek ve su güvensizliğine maruz kalmaktadır. Aslında şartlar öylesine sınırdadır ki, tek bir yağış mevsiminin bilinenden kurak geçmesi hane halkının gelirini, gıda ve temiz suya erişimini tehlikeye atabilir. Tüm bu iklim koşullarının Orta ve Batı Asya ülkelerinde benzer olması onları su nedeniyle çatışma riski ile karşı karşıya bırakmaktadır. Orta ve Batı Asya ülkeleri arasındaki anlaşmazlık ve çatışmaların altında yatan asıl büyük nedenin, bölgedeki nehirlerin sınır aşan özellikleri de göz önüne alındığında, iklim koşulları olduğu unutulmamalıdır.

1970’li yılların sonlarından bu yana devam eden çatışmalar Afganistan'ı dünyanın en savunmasız ülkelerinden biri haline getirdi. Yanı sıra kuraklığın da etkisi ile Afganistan nüfusunun ezici çoğunluğu için bütün bu olumsuz koşullarla başa çıkmak olanaklı değil. Gerçekte Afganistan’ın doğusu su zenginidir. Ancak bu sulara batıdaki çiftçilerin erişebilmesi mümkün görünmüyor. Şu anki koşullarda üç milyondan fazla Afgan kuraklıktan yüksek riske maruz kalmış durumda. Geniş anlamda etkilenen insan sayısı ise 10 ile 16 milyon arasında hesaplanmaktadır. Dolayısıyla, Afganistan iklim krizini merkezine alacak bir insani yardıma muhtaç durumda. Bu yardımın miktarında veya geniş kitlelere ulaştırılmasında ortaya çıkacak yetersizliği yeni kitlesel hareketleri başlatacaktır. Bu kitlesel hareketler ise elbette ki göçlerdir. 2021 yılı başında başlayan ve Taliban rejiminin iktidarı ele geçirmesi ile yoğunlaşan Afgan göçünün ağırlıklı gerekçelerinden biri iklim değişikliğinin yarattığı kuraklıktır. Bu gerçek çok yakında tüm açıklığı ile ortaya çıkacaktır. Taliban, göçün meşru gerekçesi olarak ortaya konuluyor. Oysa 90’lı yıllarda da Taliban iktidarı vardı, ancak bugünkü yoğunlukta bir göç yaşanmamıştı. 

 

Bütün bu olayların sonuçları ne olacak?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölgedeki diğer ülkelerin de benzer şekillerde etkilenmekte oldukları ortaya çıkarıldı. Kazakistan dahil, tüm Orta Asya'da genel nüfus son 60 yılda neredeyse üç katına çıktı. Kentleşme hızla arttı. Bölgede tarımsal faaliyetlerin yoğunluğu da tüm bölgede su kaynakları dahil doğal ekosistemi tehdit ediyor. 2020 ve 2021 yılında yaşamakta olduğumuz Covid 19 pandemisinin yanı sıra, iklim krizi ile birlikte gelen kuraklığın etkisi ile ortaya çıkan yüksek gıda fiyatları ve yüksek işsizlik bölge ülkelerinden Türkmenistan ve Özbekistan da da  yeni çatışma alanları yaratmaktadır.

Öyle görünüyor ki, pandemiyi doğru yönetemeyen kapitalist dünya, iklim krizini de felakete dönüştürecek.

Eylül 2021

Kuzey Amerika ve Türkiye ile ilgili kuraklık bilgilendirmelerine ek olarak yaptığımız araştırmalarda  Orta ve Batı Asya'da da geniş bir bölgenin kuraklık koşulları altında olduğunu belirledik. Küresel Kuraklık Gözlemevi'nin (Global Drought Observatory - http://edo.jrc.ec.europa.eu/gdo 2) Analitik Raporunda; İran, Afganistan, Özbekistan, Pakistan ve Türkmenistan’da farklı yerel büyüklüklere bağlı olarak çok ciddi kuraklık olaylarının yaşanmakta olduğu ortaya konmaktadır. Bu ülkelerde güvenli ve yeterli su temininde ortaya çıkan sorunların, enerji güvenliğini (Elektrik temini)  tehlikeye düşürmesinin yanı sıra özellikle tarımı çok şiddetli etkileyeceği öngörüleri yapılmaya başlanmış.  Ortaya çıkan bu durum bir yandan gıda güvenliğini tehdit ederken, diğer yandan hane halkı gelirlerini çok ciddi etkilemekte ve toplumun savunmasız nüfusunu ve maruz kalınan şiddetini arttırmaktadır.

Tahıl fiyatlarında bir önceki yıl ve yılların ortalamalarına göre genel olarak daha fazla artışlar gerçekleşmekte. Bu durum tüm dünyada önümüzdeki kış ve gelecek sezonda da devam edecek. Hayvan yemi kıtlığı yem fiyatlarını arttırıyor. (Bu durum bizim ülkemiz için de ciddi bir tehdit.) Afganistan'daki hayvan yetiştiricileri hem besleyemeyecekleri hayvanlarını hem de onlar aracılığı ile sağladıkları gelirlerini kaybetmekle karşı karşıyalar. İnsani yardım bu nedenle şiddetle ihtiyaçtır. Gıda güvensizliğine yönelik tehlikelerden dolayı bir miktar insani yardım gönderilmiştir ancak bu yardımlar hiçbir şekilde yeterli olmayacaktır. Afganistan, zaten başlamış olan göç olgusunu devam ettirecek (kış aylarında azalma olabilir) ve 2022 yılı bahar aylarının sonlarına doğru giderek artan bir ivme ortaya koyacaktır.

bottom of page